27 Kasım 2010 Cumartesi

Kainatı gözlem ve tefekkürü öğretmek


Hoca bir gün, bahçedeki ceviz ağacı gölgesinde dinleniyormuş. Bu sırada bir
yandan da çevreyi inceliyormuş. Ağacın dallarına gözü takılmış. İçinden “Çok ulu bir
ağaç. Fakat meyveleri çok küçük” diye geçirmiş. O sırada gözüne, ip incecik, yerde
uzanmış kabak bitkisi ilişmiş. Bu küçük bitkinin üzerinde kocaman kocaman kabaklar varmış. Bunları düşünüp, kendi kendine, “Hey Allah’ım! Hikmetinden sual olunmaz, ama ufacık kabak dalında kocaman kabak, kocaman ağaçta küçücük cevizler, bu ne hikmettir?” diye söylenirken, tam o sırada basına bir ceviz düşerek canını yakmış. Bunun üzerine Hoca, “- Hey Yüce Allah’ım! Senin işine karışılmaz, ceviz yerine başıma ya bu kabaklardan biri düşseydi, halim nice olurdu?” demiş.

Öğretmeni sahiplenmek


Hoca, bir Ramazan ayında bir köye cer hocalığına gider. Bir ay boyunca, köylüye Kur’an okuyacak, onlara imamlık yapacak, vaazda bulunacak, köylünün her türlü dinsel hizmetini görecek, Ramazan sonunda anlaşılan ücreti alacaktır. Böyle zamanlarda, hocaların barınma ve yeme içme sorunlarını, köylü üstlenir. Genellikle, hocaların yemeğini her gün bir ev verir. Hoca, köyden beklediği ilgiyi görmez. Nerdeyse, kuru ekmeğe talim ettirirler. Bir ikindi vakti, camide vaaz ederken, “İsa peygamberin göğün dördüncü katında bulunduğunu” söyler. Vaazdan sonra, bir kadın Hoca'ya yaklaşır, bir sorusu olduğunu söyler. Hoca : “- Buyur sor bakalım!” der. Kadın: “- Hoca Efendi”, der, “acaba, İsa Efendimiz göğün dördüncü katında ne yer, ne içer?”
Günlerdir midesine sıcak yemek girmeyen Hoca'nın tepesi atar, “- Bre kadın! Sen
köyündeki Hoca'nın ne yiyip-içtiğini bilmezsin, kalkmıs İsa efendimizin yiyip içtiğini
merak edersin!” diye cevap verir.

Dedebağı, 128-129

Makul planlar yapmak


Hoca’nın bir gün bir alacaklısı gelir. Hoca, adama: “- Merak etme efendi, biz borcumuzu ödeyeceğiz. Kapının önüne çalı dikeceğiz. Kasabanın davarı bizim kapının önünden geçer, çalılara sürtünürler. Bu arada yünleri çalılara takılır. Onları toplayıp eğireceğiz, bükeceğiz, iplik yapıp satacağız. Kârından da senin borcunu ödeyeceğiz,” deyince adam dayanamayıp kahkahayı basar. Hoca bunun üzerine, “Seni gidi köftehor seni, işini sağlam kazığa bağladığını anladın da gevrek gevrek gülersin.” der.

Dedebağı, 126

Öğrencileri denetlemek


Hoca medresede okuttuğu öğrencilerle birlikte kıra çıkar. Eşeği de yanlarındadır. Hoca yaşlı olduğu için eşeğe biner. O önde giderken öğrenciler arkada çeşitli yaramazlıklar yaparlar. Hoca önde olduğundan bunları göremez. Eşekle arkada kalsa, yakışmayacak. İner ve eşeğe ters biner. Böylece hem önde gitmiş, hem de öğrencileri gözaltında bulundurmuş olur. Öğrencilere de, “Ne olur ne olmaz, hepiniz gözümün önünde bulunmanız gerek.” der.

Kemal Uzun, Nasreddin Hoca Araştırması: Açıklanmış Fıkraları. Konya: Damla Matbaacılık, 2. bs. 1996, s. 104; Dedebağı, a.g.t., s. 111

Annesi

Minik kız elinde ara dönem karnesiyle evden içeri girmiş. Karnesini babasına göstermiş. Babası bir bakmış baştan aşağı pekiyi, bir iki tane de iyi var, ama öğretmen karnenin altına şöyle bir not düşmüş:
"- Çok akıllı ve yetenekli bir çocuk, fakat bir kusuru var, derste çok konuşuyor. Buna nasıl son verebileceğimiz hakkında fikirlerim var, en kısa zamanda siz velisiyle de paylaşmak istiyorum."
Baba bunun üzerine karneyi imzalamış ve öğretmenin görüşlerinin altına kendi de bir not düşmüş:
"- Lütfen paylaşalım, çünkü işe yararsa ben de annesinde uygulayacağım."

www.gulum.net

Ceza herkes için caydırıcı olmalı


Üniversitede dönemin ilk gününde Rektör yeni gelenleri toplamış, üniversite kurallarını anlatırken sıra yurt olayına gelmiş. Rektör demiş ki,
"- Kız yurtları erkek öğrenciler için yasak bölge. Erkek yurtları da kız öğrenciler için. Yasak bölgede yakalanan kişiye ilk seferinde 20 dolar ceza kesilecek. İkinci yakalanışında 60 dolar, üçüncü yakalanışında  180 dolar ceza kesilecek. Sorusu olan var mı?"
Arka taraftan bir erkek öğrenci sesi:
"- Sezonluk bilet ne kadar?"

www.gulum.net

Pazarlık


Küçük Kayseriliye Matematik öğretmeni sormuş:
"- Altı kere altı?"
"- Otuz dokuz."
"- Otur, sıfır."
Arkadaşı sormuş:
"- Bildiğin halde neden otuz dokuz dedin?"
"- Pazarlık edecektim, anlamadı."

www.gulum.net 

Terbiyesizlik

Bayan profesör, solunum olayını sormak amacıyla, sigarasından bir nefes çekip öğrencisinin yüzüne üflemiş ve, "- Söyle bakalım, bu olay nedir?" diye sormuş.
Öğrenci, "- Terbiyesizliktir efendim" demiş.

www.gulum.net 

Ahlak dersi


Küçük Salamon, okuldan iki gözü iki çeşme döner. Babası, niye ağladığını sorunca, ağlamaklı bir halde evap verir: "- Öğretmen, ahlak nedir? diye sordu, bilemediğim için bana sıfır verdi."
Babası, "- İyi etmiş. Öğrenseydin... Gel sana anlatayım, iyi dinle. Mesela, bir müşteri geldi dükkana, mal aldı. Giderken de içi para dolu cüzdanını unuttu. Işte ahlak burada başlar. Acaba bu cüzdanı ne yapacağım  Yalnız kendime mi saklayacağım yoksa ortağımla mı paylaşacağım?"

www.gulum.net

Sınav

İlköğretim öğretmeninin biri, alaycı bir üslupta öğrencilere sormuş:
"Allah insanları sever ve hepsinin cennete gitmesini ister, diyorlar. Peki öyleyse niye bazılarını cehenneme gönderiyor?"
Sınıftaki öğrencilerden birisi parmak kaldırarak der ki:
"-Öğretmenim, siz de bizi seviyorsunuz değil mi? Bizim hepimizin pekiyi almamızı istediğiniz halde niye sınav yapıyorsunuz?"

www.gulum.net

Çocuk eğitiminde dayağa yer yok


Hoca, öğrencilik günlerinde sınıfa girer girmez duvardaki falakayı görür. Hocasına ne olduğunu sorar o da “O falakadır. Cennetten çıkmadır. Yaramaz çocukları terbiye etmeye yarar” der. Hocasından bu cevabı alınca “Peki cennetten çıkanı ne yaparlar?” diye sorar. Hocası da “Cehenneme atarlar” der. Hoca, bir fırsatını bulup falakayı ocağa atıp yakar. Hocası durumu fark edince de “Ne yaptın falakayı?” sorusuna “Siz cennetten çıkanı cehenneme atarlar demediniz mi? ben de falakayı bu yüzden cehenneme attım.” der.

Hakan Dedebağı, Nasreddin Hoca Fıkralarının Eğitim Yönünden Değerlendirilmesi, Yayınlanmamış yüksek lisans tezi, Dicle Üniversitesi, Diyarbakır 2007, s. 98