27 Kasım 2010 Cumartesi

Tecrübi bilgiye önem vermek

Hoca kadı iken, bir gün biri ihtiyar, diğeri genç iki kişi gelip huzuruna çıkar. Bunlardan ihtiyar olanı,
“- Kadı Efendi! Bu genç benim kulağımı ısırdı. Cezasını veriniz” der ve gençten davacı olduğunu söyler. Genç ise,
“- Hayır Kadı Efendi! Ben ısırmadım. O kendi ısırdı; bana iftira ediyor” diyerek kendisini savunur.
Bunun üzerine Hoca duraklar ve bir karar veremez. Davacılara hitap ederk,
“- Biraz sonra geliniz. O vakit cevap veririm” der ve özel odasına çekilerek kapıyı sürgüler. “Bakalım insan kendi kulağını ısırabilir mi?” diyerek kulağını ağzına çekmeye çalışırken arka üstü düşer ve başı yarılır. Başını bir bezle sararak tekrar mahkemeye çıkar. Davacıları çağırır. Onlara başındaki sargıyı göstererek, “Bir insan kendi kulağını ısıramaz. Isırayım derken arka üstü düşer ve başı yarılır” der ve genci, ihtiyarın kulağını ısırdığı için tutuklatır.

Kaynak: Özbek, 1990, s. 87-88. Bu hikayenin Nasreddin Hoca'yla ilgili olmayıp, Karakuş adlı Arap fıkra tipine ait olduğu hakkında bkz. Sakaoğlu, 226-227

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder