26 Kasım 2010 Cuma

Araştırmada ciddiyet ve yeterlik


Beyler, hasetten coşup köpürünce, nihayet padişahı bile kınamaya başlayıp dediler ki; “Bu senin Ayaz’ında otuz adamın aklı yokken, nasıl olur da otuz beyin gelirini yer?”.
Padişah, o otuz beyle avlanmak üzere dağlara, ovalara çıktı. Uzaktan bir kervan gördü, beyin birisine, “Ey itham eden! Git de sor bakalım, o kervan hangi şehirden geliyor?” dedi. Bey sorup geldi ve dedi ki; “Rey’den[1] geliyor”. Padişah, “Peki nereye gidiyormuş?” deyince bey kalakaldı.
Bir başka beye, “Git bakalım yüce kişi” dedi, “Sen de kervana nereye gittiklerini sor!” O da gidip geldi, “Yemen’e gidiyormuş” dedi. Padişah, “Ey güvenilir kişi, peki yükü neymiş?” deyince o da şaşıp kaldı.
Padişah, bir başka beye, “Hadi, sen de yükü neymiş onu öğren” dedi. O bey gidip geldi, “Her cins mal var, fakat çoğunlukla Rey kâseleri” deyince, padişah, “Rey’den ne vakit çıkmış?” diye sordu. O aklı kolaycı bey de aciz kaldı.
Böylece, otuz hatta daha fazla beyin hepsi de aciz ve noksan çıktı. Bunun üzerine padişah beylere dedi ki; “Ben bir gün tek başıma Ayaz’ımı sınadım. ‘Şu kervan nereden geliyor? Git anla’ dedim. Gitti, hepsini sorup öğrenmiş. Benim emrim olmadan kervanın bütün ahvalini, olduğu gibi bir bir, şüphe ve tereddütsüz anlattı. Bu otuz bey, otuz defada ne öğrenebildiyse o, hepsini birden öğrenip geldi”.

Kaynak: Mevlana, Mesnevi, Cilt: 6, beyit nu: 385-434


[1] Rey şehri: Günümüzde İran’ın güneydoğusunda bulunan şehrin adı. Selçuklu döneminde en önemli tıp ve bilim merkezi hâline gelmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder