24 Kasım 2010 Çarşamba

Bilgi ve İmaj



Bir Acem’e[1] İran’dan mektup gelir. Okuma yazma bilmediği için, bunu okutacak birini aramaya çıkar. Yolda Hoca’ya rast gelir. “- Hoca Efendi! Şu mektubu oku ve içinde neler yazıyorsa bana anlat” der. Hoca mektubu alır, evirir çevirir ve sökemeyeceğini anlayınca, “- Arkadaş sen bunu başkasına okut” diyerek mektubu iade etmek ister. Fakat İranlı anlamaz. Üstelik okuması için ısrar da eder. Bir türlü yakasını kurtaramaz. Sonra, “Ben zaten Farsça bilmem. Türkçe de olsa yine okuyamazdım. Çünkü mektup çok karışık yazılmış. Bundan dolayı okumama imkan yok” deyince Acem kızar ve bağırıp çağırarak, “- be adam! Farsça bilmezsin, yazı okuyamazsın, öyle ise değirmen taşı kadar sarığınla, kocaman kavuk ve cüppenle ne diye ortalıkta ‘adamım’ diye dolaşırsın?” diye çıkışınca, Hoca kızar ve derhal cüppesini ve kavuğunu çıkararak Acem’in önüne koyar ve, “- Eğer cüppe ve kavukla okumak oluyorsa, sen giy de oku bakalım arkadaş!” der.

Kaynak: Özbek, 2004, s. 135-136; Sakaoğlu, s. 105


[1] Acem: İranlı, Arap olmayanlar, Doğulu yabancı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder