26 Kasım 2010 Cuma

Başa gelen musibetlerden ders almak


Bir vaiz vardı. Minbere çıktı mı yol kesen eşkıyalara duaya başlar, ellerini kaldırıp, “Ya Rabbi! Kötülere, fesatçılara, isyancılara merhamet et! Hayır sahipleriyle alay edenlerin hepsine, bütün kâfir gönüllülere, kiliselerde bulunanlara merhamette bulun!” derdi. Temiz kişilere hiç dua etmez, kötülerden başkasına duada bulunmazdı.
Ona, “Hiç böyle bir âdet görmedik. Sapıklara dua etmek insaniyet değildir” dediler.
Vaiz dedi ki; “Ben onlardan iyilik gördüm. Bu yüzden onlara dua etmeyi âdet edindim. O kadar kötülükte bulundular, o derece zulüm ve cevir ettiler ki nihayet beni şerden kurtardılar, hayra ulaştırdılar. Ne vakit dünyaya meylettimse onlardan dayaklar yedim, eziyetlere uğradım, yaralar aldım. Yediğim dayaklardan, uğradığım belâlardan, hakaretlerden Cenab-ı Hakk’a sığınırdım. Böylece o kurt gibi zalimler, beni doğru yola, Hak yoluna getirdiler. Ey aklı başında adam! Benim iyiliğime sebep oldukları için haklarında dua etmek boynumun borcudur”.
Porsuk adlı bir hayvan vardır ki dayak yedikçe şişmanlar, semirir, semirir. Ona sopayı vurdukça iyileşir. Sopa vuruldukça semirir, büyür. İşte müminin canı da hakikatten bir porsuk gibidir. O da zahmet ve meşakkatlerle kuvvetlenir, semirir. Bu yüzden peygamberler eziyetlere, zahmetlere uğradılar. Onların çektikleri meşakkat, bütün dünya halkının çektiği meşakkatten daha üstündü, daha fazlaydı. Çünkü canları da, bütün canlardan daha büyük, daha üstündü. Onun için de onların uğradıkları belâya başka bir taife uğramadı.

Kaynak: Mevlana, Mesnevi, Cilt: 4, beyit nu: 80-109

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder