25 Kasım 2010 Perşembe

İhtiyarlık

İhtiyarın biri, bir doktora, “Zihnim dağınık, hafızam zayıf, fikrim perişan” dedi.
Doktor dedi ki; “O dağınıklık, zayıflık, perişanlık ihtiyarlıktandır”.
İhtiyar, “Gözüm de kararıyor, iyi göremiyorum” diye sızlandı.
Doktor, “Koca ihtiyar, bu da ihtiyarlıktan” dedi.
İhtiyar, “Sırtım da fena hâlde ağrıyor” deyince, doktor, “Ey zayıf ihtiyar, bu da ihtiyarlıktan” dedi.
İhtiyar, “Ne yersem yiyeyim, hazmedemiyorum” dedi.
Doktor, “Mide zayıflığı da ihtiyarlıktandır” dedi.
İhtiyar, “Nefes alırken sıkıntı çekiyorum, nefes darlığım var” dedi.
Doktor dedi ki; “Evet, nefes darlığı da ondan. Zaten ihtiyarlayınca insanda iki yüz hastalık ortaya çıkar”.
İhtiyar kızıp, “Ey ahmak! Lafın hep bu mu? Sen doktorluktan yalnız bunu mu öğrendin? Ey kalın kafalı herif! Allah her derde bir derman verdi, bunu bilmiyor musun? Ey ahmak eşek! Senin aklın da kıt, doktorluk bilgin de. Ayağın kısa olduğundan ilerleyememişsin. Yeryüzünde kalakalmışsın” dedi.
Doktor cevap verdi; “Ey yaşı altmış, işi bitmiş adam! Bu kızgınlık, bu hiddet de ihtiyarlıktan! Bütün uzuvların ve özelliklerin güçsüzleşince, kendine hâkim oluşun ve sabrın da zayıflar. İşte ihtiyarlık böyle olur: İki çift söze bile tahammül edemez, haykırır. Bir yudum suyu bile hazmedemez, kusuverir!”.

Kaynak: Mevlana, Mesnevi, Cilt: 2, beyit nu: 3088-3101

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder