24 Kasım 2010 Çarşamba

AMAÇLARA ULAŞMADA YATIRIM YAPMAK

Bir sabah Hoca eşeğine binip Akşehir pazarının yolunu tutar. Giderken yolda mahallenin çocuklarına rastlar. Onlar, her zamanki gibi hoca ile şakalaşacaklardır:
“- Hocam nereye gidiyorsun?
“- Bugün bize ne getireceksin?”
Hoca da Akşehir pazarına gideceğini, evinin eksiklerini tamamlayacağını söyler. Hoca’nın pazara gittiğini öğrenen tatlı yaramazlar birbiri ardına isteklerini sıralayıverirler:
“- Hocam, bana bir düdük alıver…”
“- Hocam ben de düdük isterim…”
“- Hocam bana da…”
Bu arada çocuklardan biri cebinden çıkardığı parayı Hoca efendinin eline tutuşturur:
“- Hocam, bana da bir düdük alıver.”
Hoca eşeğini dehleyip yola koyulur.
Pazardaki işlerini bitiren Hoca ikindi üzeri dönüş yolunu tutar. Çocuklar da Hoca’nın o saatlerde döneceğini bildikleri için yolunu gözlemeye başlarlar. Bir süre sonra o uzakta belirir. Çocuklar oyunu bırakıp onun gelmesini beklemeye koyulurlar. Derken Hoca yanlarına gelince hep birlikte bağırmaya başlarlar:
“- Hoca, düdüğümü isterim.”
“- Hani düdüğüm Hocam…”
“- Hocam…”
Çocuklar böylesine gürültülü bir şekilde düdüklerini isterken Hoca da cübbesinin cebinden çıkardığı tek düdüğü sabah kendisine para veren çocuğa uzatır.”
“- Al Ahmet, düdüğünü getirdim.”
Yalnız Ahmet’e düdük alınması öbür çocukları üzer:
“- Bize yok mu?”
“- Ben de istemiştim…”
“- Hani bana?”
Çocukların itiraz seslerine kulak asmayan Hoca cevabını verir:
“- Çocuklar, siz para vermediniz ki! Unutmayınız, parayı veren düdüğü çalar!”
Ve eşeğini dehleyip evinin yolunu tutar.


Kaynak: Saim Sakaoğlu, Nasreddin Hoca Fıkralarından Seçmeler, Ankara: Akçağ Yayınları, 2006, s. 124-125

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder