Hoca eşeğine binip pazara gidecektir. Ancak ilk hamlelerinde eşeğe binemez. Sağda solda da eş dost vardır, onlara mahcup olacaktır. Son bir hamle yapıp bir daha sıçrarsa da yine başaramaz; eşeğin öbür tarafına düşer. Durum hiç de iç açıcı değildir. Bir şeyler yapması gerekir. Biraz yüksekçe bir sesle, yanındakilerin de duyabileceği bir sesle söylenmeye başlar.
“- Ah, siz beni bir de gençliğimde görecektiniz!”
Arkasından da kendi kendine mırıldanır:
“- Hoca ben senin gençliğini de bilirim.”
Kaynak: Saim Sakaoğlu, s. 77; Abdullah Özbek, 1990, 29
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder