24 Kasım 2010 Çarşamba

Bakış açısı farklılığı; yorum ve çözüm önerilerinde farklılık

Hoca ile oğlu, komşu köylerden birindeki işleri için birlikte yola çıkarlar. Hoca, baba değil mi, oğlunu eşeğe bindirir. Biraz sonra karşılarına çıkan bir adam, bir, eşekle üstündeki oğula, bir de yürümekte olan babasına bakar:
“- Hey gidi zamane gençleri… Alim babasını yürütür de kendisi rahat rahat eşeğe biner!”
Adam geçip giderken oğul da utancından eşekten inip babasını bindirir. Biraz sonra karşılaştıkları adamlar da başlarlar söz atmaya:
“- Aman efendi, senin kemiğin kartlaşmış; hem işte geldin, gidiyorsun. Şu taze fidanı da bindir; yorma çocuğu.”
Adamlar gidedursunlar, Hoca oğlunu da arkasına alıp yoluna devam eder. Bir süre sonra birkaç kişi ile daha karşılaşırlar. Bunlar da başlarlar söz atmaya:
“- Amma acımasız adam...”
“- Bir eşekçik ikinizi nasıl taşısın…”
Hoca utancından eşekten iner, oğlunu da indirir. Eşek önde kırıta kırıta giderken Hoca ile oğlu da arkasından gelmektedir. Eşeğin keyfi yerindedir. Bu sefer karşılaştıkları adamlar da başka bir âlem. Gördükleri manzara karşısında şaşırıp kalırlar.
“- Allah Allah, bu ne budalalık…”
“- Bak yahu, eşek önlerinde bomboş, hoplaya zıplaya gidiyor.”
Bütün bunları işiten Hoca, adamlar uzaklaştıktan sonra oğluna seslenir:
“- Ey oğul, gördün işte. Bu halkın dilinden kurtulabilen varsa aşk olsun vallahi. Sen sen ol, söylenenlere bakma, hak bildiğin yolda yürü.”

Kaynak: Saim Sakaoğlu, Nasreddin Hoca Fıkralarından Seçmeler, Ankara: Akçağ Yayınları, 2006, s. 70-71; Abdullah Özbek, Bir Eğitimci Olarak Nasreddin Hoca, Konya: Esra Yayınları, 1990, s. 13-14

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder