24 Kasım 2010 Çarşamba

İLETİŞİMSİZLİK


Anlayışlı, hâl hatır, yol yordam bilen birisi, bir sağıra, “Komşun hastalanmış, haberin yok mu?” diye haber verdi.
Sağır, kendi kendine dedi ki:
“Bu sağır kulakla ben o hasta gencin ne dediğini nasıl anlayacağım; hele de sesi pek çıkmazsa? Fakat mutlaka ziyaretine gitmem de lâzım. Dudaklarını kımıldatırsa, ne dediğini kıyas yoluyla düşünür, bulurum. Evvela, ‘Ey benim zahmet çeken dostum, nasılsın?’ derim. O, elbette ‘İyiyim’ veya ‘Hoşum’ diyecek. Ben, ‘Şükürler olsun!’ diye cevap verir, ‘Ne yemek yedin?’ diye sorarım. O da meselâ, ‘Şerbet’ veya ‘Mercimek çorbası’ diye cevap verir. Ben de, ‘Sıhhatler, afiyetler olsun!’ der, ‘Hekimlerden kim geliyor, kendini hangisine tedavi ettiriyorsun?’ derim. O, ‘Filan’ deyince, ben de derim ki; ‘Onun ayağı çok bereketlidir. O geldi mi işin yoluna girdi demektir. Biz de onun ayağının uğurunu denemiştik. O hangi hastaya vardıysa, dilekler hâsıl olmuş, hasta sağlığına kavuşmuştur’.”
O saf adam, kıyas yoluyla tasarladığı bu cevapları düzenleyerek hastaya hâl hatır sormaya gitti. “Nasılsın?” dedi. Hasta, “Öldüm” deyince, sağır dedi ki; “Çok şükür!”. Hasta, bu sözden hiddetlendi, canı pek sıkıldı. “Bu ne biçim şükür? Demek ki bu, bizim kötülüğümüzü istiyormuş, şimdi anlaşıldı” diye düşündü. Sağır mukayese yaptı, bir sözdür tasarladı, ama kıyas yanlış çıktı.
Sonra sağır, “Ne yedin?” diye sorunca, hasta “Zehir” dedi. Sağır, “Afiyetler olsun!” der demez hastanın kahırlanması iyice arttı. Sağır, bundan sonra da, “Tedavi için hekimlerden kim geliyor?” diye sordu. Hasta, “Azrail geliyor, artık defol git!” diye cevap verdi. Sağır, “Ayağı çok bereketlidir. Sevin, neşelen!” dedi. Sağır dışarı çıktı, mutlu bir hâlde, “Şükürler olsun, böyle bir zamanda hâl hatır sorup komşuluk hakkını gözettim, onun gönlünü aldım” dedi.
Sağırlığından ötürü kıyas ve tahminlerinin tamamıyla aksi oldu. Bu ziyaretinden çok zararlı çıktığı halde, kendisi kârda zannetti.

Kaynak: Mevlana, Mesnevi, Cilt: 1, beyit nu: 3358-3395

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder