25 Kasım 2010 Perşembe

Ahmaklık


Ejderha[1] bir ayıyı yakalamıştı. Aslan yürekli bir yiğit, giderken ayının feryadını duydu; ayıyı onun pençesinden kurtardı.
Ayı, ejderhadan kurtulup, o babayiğit erden o keremi görünce, Ashâb-ı Kehf’in köpeği[2] gibi onun peşine takıldı. O Müslüman hastalanıp yastığa baş koyunca da ayı ona bağlanmış, gönül vermiş olduğundan, onu bırakmadı, başında beklemeye başladı.
Oradan birisi geçerken, hastanın başucunda ayıyı görünce, “Ey kardeş, bu ne hâl? Bu ayı ile senin ne işin var?” diye sordu. Hasta, ejderha hikâyesini nakletti.
O adam, “Ayıya güvenme be ahmak! Ahmağın dostluğu, düşmanlıktan beterdir. Her ne suretle olursa olsun kovulması gerekir” dedi.
Hasta dedi ki; “Vallahi bunu hasedinden söylüyorsun. Yoksa sen ayı oluşuna ne bakıyorsun, onun bana olan sevgisine, bağlılığına bak!”.
Adam, “Ahmakların sevgisi, aldatıcı bir sevgidir. Benim bu hasedim, onun sevgisinden iyidir. Be adam, gel benimle birlik ol da o ayıyı kov, def et. Hemcinsini bırakıp bir ayıya güvenme” dediyse de, Hasta, “Ey hasetçi herif! Haydi, git de kendi işine bak” dedi.
Adam, “Ben senin düşmanın değilim. Peşimden gelirsen kendine iyilik etmiş olursun” dedi.
Hasta, o adamın ısrarından ötürü kızdı, ondan yüz çevirdi. Onun bütün hüsn-i zannı (iyi kanaati) ayıyaydı. Sanki ayıyla aynı cinstendi. Böylece o, kendisine yol gösteren, akıllı bir adama karşı yüzlerce kötülük etti. Onu suçladı da, ayıyı muhabbet ve merhamet sahibi bir dost bildi.
O Müslüman, kızarak ve içinden ‘Lâ havle’ diyerek ahmağı bırakıp gitti. İçinden dedi ki; “Benim ona ciddiyetle nasihat vermemden, üstüne düşmemden ötürü, gönlündeki kötü hayaller arttı, büsbütün vehimlendi. Demek ki nasihat yolu kapandı.”.
Hasta adam uyumuştu. Ayı da onun yüzüne konan sinekleri kovalamaktaydı. Sinekler kaçıyor, sonra inadına yine geliyor, kalktıkları yere konuyorlardı. Sineğin biri pek inatçıydı. Ayı, uyuyan efendisinin yüzünden o sineği birkaç kere kovdu. Fakat sinek yine kalktığı yere gelip konmaktaydı. Ayı, sineğe fena hâlde kızdı. Gitti, dağdan kocaman bir taş alıp getirdi. Sineğin yine uyuyan adamın suratına konmuş olduğunu görünce, o koca değirmen taşını alıp, sineği ezmek için adamın suratına fırlattı. Taş, uyuyan adamın suratını paramparça etti.
Ahmağın sevgisi, tıpkı ayının sevgidir. Onun kini sevgidir, sevgisi kin.
Kaynak: Mevlana, Mesnevi, cilt: 2, beyit nu: 1931-2130)


[1] Ejderha, “Çok büyük yılan” anlamında da kullanılır.
[2] Ashâb-ı Kehf hakkında ilerde bilgi verilecektir. Ashâb-ı Kehf’in yanlarında bulundurdukları köpeğin adı Kıtmîr’dir. Kıtmîr adlı köpek, Ashâb-ı Kehf’in peşine takılmış ve ne kadar kovsalar da onlardan ayrılmamıştır. Kıtmîr, Hak yolunda giden kişilere kendini adayan, onlara hizmet etmekten zevk alan, vefalı, üstün karakterli kâmil bir varlığın sembolüdür. O, hakikat mağarasına sığınanların vefakâr, sadık dostudur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder