24 Kasım 2010 Çarşamba

KÖTÜ GÖRÜNEN İYİLİK, TERBİYE


Akıllı birisi, atına binmiş gidiyordu. Uyumakta olan birisinin ağzına da bir yılan girmek üzereydi. Atlı, onu gördü. Yılanı ürkütüp kaçırmak, adamı kurtarmak için koşmaya başladı; fakat fırsat bulamadı.
Atlı akıllı bir kişi olduğu, çok şeye aklı erdiği için, uyumakta olan adama şiddetlice birkaç topuz vurdu. O şiddetlice vurulan topuzun acısından, adam bir ağacın altına kaçtı.
Ağacın altına bir hayli çürük elma dökülmüştü. Atlı, o adama, “Ey dertli kişi, bu elmalardan ye!” dedi. Adama o kadar elma yedirdi ki artık yedikleri ağzından geri gelmeye başladı.
Elma yiyen garip, “Beyim, ben sana ne yaptım ki bana böyle zulmediyorsun? Bunun sebebi nedir?” diyordu. Söz söylerken bile ağzından kan geliyordu. “Ya Rabbi, bu adamın cezasını sen ver!” diye bağırmakta, her an ona kötü sözler söylemekte, lânet etmekteydi. Atlı ise “Bu ovada koş bakalım” diye durmadan ona vuruyordu.
Adam, topuz acısıyla atlının korkusundan rüzgâr gibi koşmaya başladı. Hem koşuyor, hem yüzüstü düşüyordu. Karnı tıka basa doluydu, uykulu ve yorgun bir hâldeydi. Ayağında, yüzünde yüzlerce yara açıldı. Atlı, o adamı akşama kadar koşturdu durdu. Sonunda adamın safrası kabardı, kusmaya başladı. Yediği iyi, kötü ne varsa hepsini kustu. Bu kusma esnasında yılan da içinden dışarı çıktı. Adam o yılanı görünce, kendisine iyilik eden atlının önünde secde etti. O kapkara, çirkin ve iri yılanı görünce bütün dertlerini unuttu.
Atlıya dedi ki: “Sen, rahmet Cebrail’isin yahut da nimetler veren bir lütuf sahibisin. Seni gördüğüm saat ne kutlu saatmiş. Ben ölmüş gitmiştim, bana yeniden can bağışladın. Hâlbuki ben sana ne kadar kötü ve saçma şeyler söyledim. Ey yüzü de güzel, işi de güzel adam, affet beni! Deliliğimden söylediğim sözleri bağışla!”
Atlı adam dedi ki: “Eğer ben bu durumu sana biraz çıtlatsaydım ödün patlardı. Yılanı anlatsaydım, korkudan canın çıkıverirdi. Eğer sen içindeki yılanı bilseydin, ne elma yemeğe kuvvetin kalırdı, ne yol yürümeye, ne de kusmaya. Sen bana sövüyordun, ben ise seslenmiyor, fakat atımı sürüyordum. Gizlice de ‘Ya Rabbi, sen işimi kolaylaştır’ demekteydim.”
Kaynak: Mevlana, Mesnevi, Cilt: 2, beyit nu: 1876-1930

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder