23 Kasım 2010 Salı

SÖZÜ DOĞRU ANLAMAK


eş-Şarkî b. Fitâmî anlatıyor:
“- Arapların dâhilerinden kabul edilen Tencere adından bir adam vardı. Bu adam bir gün evlenmek üzere kendisi gibi dâhi bir kadın aramak için dolaşmaya çıkar. Giderken yolda köyüne dönmekte olan bir adamla karşılaşır. Yolculuğa birlikte devam ederler. Biraz gittikten sonra Tencere sorar:
“- Sen mi beni taşıyacaksın, yoksa ben mi seni taşıyayım?”
“- Ey cahil adam! Binekli biri bir başka binekliyi nasıl ve niçin taşısın?”
“- Şu tarlayı görüyor musun? Acaba ürünü yenmiş midir, yenmemiş midir?”
“- Ey cahil! Ürün daha hasat edilmemiş ki yensin!”
“- Şu tabutu görüyor musun? Acaba içindeki diri midir?”
“- Be hey cahil! Görüyorsun ki gömmeye götürüyorlar! Nasıl diri olabilir?”
Nihayet adamın köyüne varırlar. Dâhi Tencere’yi evinde misafir eden adamın Kapak adında bir kızı vardır. Yolda konuştuklarını anlatınca kız bunları şöyle yorumlar:
“- Sen mi beni taşıyacaksın, yoksa ben mi seni taşıyayım, sözüyle, karşılıklı sohbet edip hikayeler anlatarak yol yorgunluğunu unutalım, demek istemiş. Şu tarlanın ürünü yenmiş mi? sözü, hasattan önce satılıp bedeli yenmiş mi anlamındadır. Şu tabuttaki acaba sağ mı? sözüyle de, geride ocağını tüttürecek kimse bırakıp bırakmadığını kastetmiştir.”
Babası gelip de kızının yorumlarını haber verdiğinde Tencere onu babasından ister ve alıp memleketine götürür. Kızın da Tencere gibi bir dâhi olduğunu gören insanlar “Tencere Kapağını buldu” derler.”

Kaynak: İbnü’l-Cevzî, Kitâbu’l-Ezkiyâ (Zekiler Kitabı), İstanbul: Şule Yayınları, 2006, s. 196-197

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder