2 Aralık 2010 Perşembe

Öğretmenlik ve disiplin

Kaba, aksi ve inatçı bir Hoca yaşardı Mağrib'de. İnsanları azarlar, üzer ve acı sözlerle gönüllerini incitirdi. Uğursuz biriydi. Yüzünü görenin işi ters giderdi. Eğittiği çocuklara eziyet eder, falakaya yatırır, döver, bağırıp çağırırdı. Hakkında sürekli şikayet olunca, veliler toplandı ve görevine son verdiler. Başka bir Hoca getirdiler.
Yeni Hoca dindar, yumuşak huylu ve yüreği sevgi dolu bir adamdı. Çocuklar yeni öğretmeni çok sevdiler, eskisinin kabusundan kurtuldular.
Çok geçmeden büyü bozuldu. Birbirlerinin şeytanı oluverdi çocuklar. Ders çalışmayı bıraktılar. Oyunla, eğlenceyle ve boşboğazlıkla vakit geçirmeye başladılar. Kavga gürültü içinde, ders rahlelerinin birbirlerine atmaya, kitaplarını yırtmaya, küfretmeye koyuldular.
İkinci Hoca da görevden alındı. İki hafta sonra ilk Hoca yeniden getirildi. "- Eyvah" dedim, "İblis meleklere Hoca olmuş."
Güngörmüş bir ihtiyar duyunca sözlerimi, güldü ve şu dizeleri okudu:
Sultan şehzadesini okula göndermiş
Yazı dersinde kullanması için bir de gümüş levha vermiş
Bir köşesinde altın harflerle şöyle yazıyormuş:
Hocanın eziyeti, babanın sevgisinden iyidir.


Sadi-i Şirazi, Gülistan, haz. Sadık Yalsızuçanlar, İstanbul: Timaş, 1997, s. 178

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder