30 Kasım 2010 Salı

Şakacı insanlara mümkün mertebe hoşgörülü yaklaşmak


Ümmü Seleme (ra) şöyle anlatıyor: Hz. Peygamber’in (sas) vefatından bir yıl önce Ebû Bekir (ra) ticari maksatla (Suriye’nin güneyinde bir şehir olan) Busra’ya kadar gitmiş. Beraberinde Nuayman b. Amr ve Suvaybıt b. Hermele de varmış. Bunlar Bedir gazilerindendi. Nuayman, erzakların başında bekleyen Suvaybıt’a gelerek, “Bana yiyecek bir şeyler ver” demiş. O ise “Bekle de Ebû Bekir gelsin” demiş. Nuayman biraz öfkelenerek “Vallahi seni kızdırmasını bilirim” demiş. Bir müddet sonra bunlar bir topluluğa uğramışlar. Nuayman onlara, “Benim çok becerikli bir kölem var. Satın alırsanız size ucuza veririm” demiş. Onlar da, “Alırız!” demişler. Nuayman, “Ama şimdiden söyleyeyim; kölem çenebazdır. O size, ‘Ben hür kimseyim, köle değilim’ diyecektir. Eğer o böyle dedi diye almaktan vazgeçecekseniz, alıcı olup da kölemle arama fesat sokmayın” demiş. Onlar “Hayır! Biz onu senden satın alacağız” demişler ve pazarlık edip on deve mukabili Suvaybıt’ı satın almışlar. Sonra yanına gelip, boynuna ip bağlamışlar. Suvaybıt, “Bu adam sizinle alay ediyor! Ben hürüm, köle değilim!” demiş. Adamlar, “Senin böyle söyleyeceğini bize haber vermişti. Yalanlarınla bizi kandıramazsın” demişler ve Suvaybıt’ı alıp götürmüşler. Derken Ebû Bekir gelmiş. Durumu kendisine haber vermişler. Ebû Bekir o topluluğun peşine düşmüş, meseleyi anlatmış, develerini geri vermiş ve Suvaybıt’ı kurtarmış. Peygamberimizin yanına döndükleri zaman hâdiseyi haber vermişler. Peygamberimiz ve ashabı yıl boyunca -hatırladıkça- bu olaya güldüler. 
(Ahmed, Müsned, VI, 316; İbn Mâce, Edeb 24; İbn Hacer, el-İsâbe fi temyîzi’s-Sahabe, Beyrut 1992, VI, 464)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder