29 Kasım 2010 Pazartesi

İnsanların sorunlarına duyarlı olmak ve çözümleri için çalışmak


İbn Ömer (ra) şöyle anlatıyor: Hz. Peygamber’in (sas) cebinde 10 dirhem vardı. 4 dirheme elbiseciden bir gömlek aldı. Dükkândan dışarıya çıkınca, yoksul bir Medineli, “Ey Allah’ın Elçisi! O gömleği bana giydir; Allah da sana cennet giysilerinden birini giydirsin” dedi. Peygamberimiz gömleği o yoksula verdi. Sonra elbise dükkânına tekrar girdi ve geri kalan paranın 4 dirhemiyle kendisi için tekrar bir gömlek satın aldı. Dışarıya çıkıp azıcık yürüyünce küçük bir kızın ağladığını gördü. He­men yaklaşıp niçin ağladığını sordu. Bir evde hizmetçilik yapan bu küçük kız, “Ey Allah’ın Elçisi! Ev sahibim bana un almak için 2 dirhem vermişti, onu kaybettim, onun için ağlıyorum” dedi. Peygamberimiz son kalan 2 dirhemi de bu kızca­ğıza verdi. Fakat küçük kız ağlamaya devam ediyordu. Efendimiz tekrar sordu: “Kaybettiğin 2 dirheme yeniden kavuştun, hâlâ niçin ağlıyorsun?” Kız, “Eve geç kaldım, sahiplerimin beni dövmelerinden korkuyorum” cevabını verdi. Bunun üzerine Peygamberimiz küçük kızın elinden tuttu ve “Korkma yavrum, gel benimle” dedi. Onu eve kadar götürdü. Önce evin dışından selam verdi; ancak üçüncü selamında evin kapısı açıldı. Efendimiz, “İlk selamımı duymadınız mı?” deyince, “Duyduk, ama selamınızın artmasını ve sesinizi daha çok duymayı arzu ettik. Sana canımız feda ey Allah’ın Elçisi! Buraya kadar niye zahmet ettiniz?” dediler. Peygamberimiz, “Şu kızcağız geç kaldı diye dövülmekten korkuyordu da bunu size kadar getirdim” cevabını verdi. Ev sahibi, “Ey Allah’ın Elçisi! Sizin evimize gelmenize sebep olduğu için bu hizmetçi kızı azat ediyorum. Artık hürdür” dedi. Peygamber Efendimiz onları hayırla ve cennetle müjdeledikten sonra şöyle buyurdu: “Allah’ın bana verdiği 10 dirhem ne kadar bereketliymiş! Allah onunla peygamberine ve Medineli bir yoksula birer gömlek giydirdi; bir kız çocuğunu da sevindirdi, hürriyetinin bağışlanmasına vesile oldu. Bize sonsuz gücüyle rızk veren şüphesiz ki Allah’tır.” 
(Heysemî, Mecmeu’z-zevaid, IX, 13-14; İbn Kesir, Şemâilü’r-Rasûl, İstanbul 1983, s. 78)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder