28 Kasım 2010 Pazar

Öğrenemeyen çocuklar

Bir öğretmen varmış. Küçük bir çocuğu üç ay okutmuş, fakat çocuk Elif’ten başka bir şey öğrenememiş, elif’ten ileriye gidememiş. Çocuğun babası gelip öğretmene, “- Hizmetinizde kusur etmiyoruz. Eğer bir kusur işlemişsek buyurunuz, daha fazla hizmet edelim” demiş. Öğretmen, “- Hayır, sizin kusurunuz yok. Fakat çocuk bundan ileri gidemiyor” deyip çocuğu çağırmış ve ona, “Elif’in bir şeyi yok, de” demiş. Çocuk, “Bir şey yok” deyip “Elif” diyemedi. Öğretmen çocuğun babasına, “- İşte durum böyle, görüyorsunuz. Bunu öğrenip geçmedikçe ben ona yeni bir ders nasıl vereyim?” deyince, çocuğun babası, “- Elhamdülillahi Rabbi’l-âlemin” demiş.

Mevlânâ, Fîhi Mâ Fîh, trc. M. Ülker Anbarcıoğlu, İstanbul: MEB Yayınları, 1990, s. 184-185. Ayrıca; bkz. Fîhi Mâ Fîh, trc. Ahmed Avni Konuk, s. 108

[1] Kur’an okuyabilmeleri için çocuklara Arapça harfler, yani “Elifba” öğretilirken, “Elif’te yok”, “Be, altında bir nokta” gibi şekli benzetmelerle öğretilirdi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder