29 Kasım 2010 Pazartesi

Tebliğde bulunulacak insanın dinî inancını ve psikolojisini bilmek

Adiy b. Hatim (ra) şöyle anlatıyor: Kulağıma Hz. Muhammed’in peygamber olarak gönderildiği haberi geldiğinde O’nun (sas) yanına gittim. Bana, “Ey Hatim’in oğlu Adiy! Müslüman ol ki selamete eresin!” sözünü üç defa tekrarladı. Ben de, “Benim dinim var” dedim. Peygamberimiz, “Ben senin dinini senden daha iyi bilirim” dedi. Ben de, “Sen dinimi benden daha iyi mi biliyorsun?” deyince O, “Evet” dedi ve devamla, “Sen Hıristiyanlık ile Sabiîlik arasında bulunan Rakûsiye dininden değil misin? Buna rağmen kavminin ganimetinin dörtte birini almıyor musun?” dedi. Ben de cevap olarak, “Evet, dediğin gibiyim” dedim ve onun Allah tarafından gönderilmiş bir pey­gamber olduğunu anladım. Peygamber Efendimiz sözlerine şöyle devam etti: “Oysa senin dinine göre bu sana helal değildir!” Efendimiz durmadan bana bende olanları söylüyor, ben de ona tevazu gösteriyordum. Sonunda bana, “Dikkat et! Kesinlikle ben seni Müslümanlıktan alıkoyanı biliyorum. Sen düşünüyorsun ki halkın zayıfları, kuvvetsizleri Muhammed’e tâbi olmuşlar, Araplar onu terk etmişler! Sen el-Hire’yi (Kûfe’nin yakınında bir yerdi ve Kisra’nın da merkeziydi) biliyor musun?” dedi. Ben de cevap olarak, “Görmedim, fakat işittim” dedim. Efendimiz, “Canımı kudret elinde tutan Allah’a yemin ederim ki bu iş tamamlanacaktır. Öyle ki kadın tek başına Hire’den çıkıp, hiç kimsenin koruması söz konusu olmadan gelip Kâbe’yi tavaf edecektir. Allah’a yemin ederim, Kisra b. Hürmüz’ün hazineleri Müslümanlarca fethedilecektir” dedi.
(Ahmed, Müsned, IV, 257-258, 378-379; İbn Hişam, Sîre, Mısır 1955, IV, 227; İbn Kesir, el-Bidaye ve’n-nihaye, Beyrut 1966, V, 65)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder