1 Aralık 2010 Çarşamba

Yanlış davranışları düzeltirken

Muhammed b. Zekeriya el-Gulâbî der ki:
Bir gece Abdullah b. Muhammed b. Aişe’nin yanına vardım. Akşam namazından sonraydı. Camiden çıkmış evine gidiyordu. Yolu üzerinde, Kureyş soyundan olan, sarhoş bir delikanlının durduğunu gördüm. Aynı delikanlı, bir kadının yakasına yapışmış, onu kenara çekiyor, kadın da “İmdat!” diye bağırıyordu. Kadının bağırması üzerine halk bu genci linç etmek için başına üşüştü. Bu esnada Abdullah gence bakıp tanıdı. Halka,
“- Benim yeğenimin yakasını bırakın!” dedi.
Sonra gence,
“- Yeğenim! Benim yanıma gel!” diye bağırdı.
Buna karşılık genç utandı, Abdullah'ın yanına geldi. Abdullah onu kucakladı, sonra ona dedi ki,
“- Haydi benimle gel!”
Genç onunla gitti. Kapısına kadar vardı. Abdullah onu içeri aldı. Sonra hizmetçilerinden birisine,
“- Bu genç senin yanında uyusun” dedi. Sarhoşluktan ayıldıktan sonra hadiseyi kendisine bildir. Fakat benim huzuruma getirmeden bırakma.”
Genç ayıldığı zaman, hizmetçi ona hadiseyi olduğu gibi anlattı. Genç ondan utanarak  ağladı. Gitmek istedi. Fakat hizmetçi Abdullah'ın kendisini görmek istediğini bildirdi. Abdullah, huzuruna gelen gence şöyle hitap etti:
“- Oğlum ayıp değil mi, bu yaptığın senin şerefine sığar mı? Kureyş'in eşrafından seni doğuran anne ve babanın şerefini düşünmedin mi? Allah’tan kork ve yaptıklarından vazgeç!”
Delikanlı utancından başı eğik bir müddet ağladı. Sonra başını kaldırarak şöyle dedi:
“- Kıyamet gününde sorumlu olan bir sözle Allah’a söz veriyorum. Dir daha içki içmeyeceğim; çirkin hareketlerde bulunmayacağım, hepsinden tevbe ediyorum.”
Abdullah gence yaklaşmasını söyledikten sonra gencin başını öpüp,
“- Çok güzel yaptın evladım” diye takdir etti.
Bu hadiseden sonra genç, Abdullah'ın meclisinden ayrılmaz ve ondan hadis yazardı. Gencin böyle ıslah olmasına Abdullah'ın şefkatli davranması sebep oldu. Sonra Abdullah dedi ki,
“- Halk iyiyi emreder, kötüyü yasaklar. Fakat onların iyiliği kötülük oluyor. Ey cemaat! Her işinizde şefkatli davranmaktan ayrılmayınız ki bu sayede istediğiniz hedefe varasınız.”

Gazzâlî, İhyâu Ulûmiddin, trc. Ahmed Serdaroğlu, İstanbul: Bedir Yayınları, 1993, cilt: 2, 821. Ayrıca bkz. İhyâ'dan Hikâyeler, haz. Mahmut Yılmaz, İstanbul: Harf Yayınları, 2004, s. 228-230

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder