10 Aralık 2010 Cuma

Kusur örtmek


Bir sofu, Dâvud Tâî’nin yanına geldi. Oturdu, söylenmeğe başladı:
“-Filan sofuyu falan yerde gördüm. Şarap içmiş, sarhoş olmuş. Sarığına, gömleğine şarap bulaşmış. Bir takım köpekler etrafına halka olmuş!” dedi.
Mübarek huylu Davud Tâî bu vakayı işitince, söyleyene karşı canı sıkıldı, kaşlarını çattı. Bir zaman dalgın durdu, sonra şöyle dedi:
“- Arkadaş!, şefkatli arkadaş böyle gün için lâzımdır. Git, o sofuyu o uygunsuz yerden al! Tabiîdir ki sarhoştur, yürüyemez. Sırtına âl yüklen, yerine götür. Çünkü onun yaptığı iş haram olduğu gibi kisvesi için de ayıptır!”
Bunun üzerine işi haber veren sofu, şeyhin teklifinden sıkıldı. Çamura batmış eşek gibi düşündü. Çünkü şeyhin emrini kıramayacağı gibi, koca sarhoşu omuzlayıp götürmeğe de gücü yetmeyecekti.
Bir süre hayrette kaldı. Sonra şeyhin emrini mutlaka icra etmek lâzım geldiği için, sarhoşu götürmeğe karar verdi. Kalktı, sarhoşun olduğu yere gitti. Eteklerini beline çaldı. Kuşağını berkitti, sarhoşu omuzuna aldı. Orada bulunan şehir halkı yığıldılar; eğlenmeğe, gürültü, patırdı yapmağa başladılar. Meselâ içlerinden birisi şöyle diyordu:
“- Dervişe bakın dervişe! Vay gidi sofular vay! Hay temiz dinli âbidler hay! Ey ahali, bakın, bakın, bu sofular şarap içmişler; hırkalarını meyhaneciye rehin bırakmışlar!” diyor ve bunları el ile göstererek:
“- Şu zilzurna, baş sarhoş, baştan kara, küfelik, bulut mu bulut! Fakat öteki yarım sarhoş, çakır keyif, kafası biraz dumanlı!” diye kinayeler söylüyorlardı.
Bir insanın boynuna zulüm ile düşman kılıcının inmesi, halkın teşniinden, umûmun tahkirinden daha iyidir.
Zavallı sofu bin türlü belâ yuttu, türlü mihnet çekti. Zar zor sarhoş sofuyu yerine götürdü. O gece kederinden, teessüründen sabaha kadar uyuyamadı. İkinci gün Davud Tâî’nin yanına gitti, keyfiyeti ona anlattı. Davud Tâî ona şöyle dedi:
“- Kardeşini mahallede rezil etme. Yoksa zaman seni şehirde dillere destan eder!”

Sadi-i Şirazi, Bostan. krş. Sadık Yalsızuçanlar, s. 249-250

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder