10 Aralık 2010 Cuma

Kişinin kendinden daha isabetli görüş bildirenin görüşünü kbul etmesi

Birisi müşkül bir meselenin halli için Hasreti Ali’ye müracaat etti. Şehirler fetheden düşmanları bağlıyan, İslâmlar’ın Emiri Hazreti Ali o husustaki bilgi ve düşüncesini söyledi. O mecliste hazır bulunan bir şahıs, Hazreti Ali’nin cevabına itiraz ile:
“- Ey Ebu Hasan! Bu müşkülün cevabı buyurduğunuz veçhile değildir!” dedi.
O şahsın itirazına, büyük namdar, ilim ve kemali herkesçe müsellem olan Hazreti Ali incinmedi. O şahsa:
“- Pekâlâ. Daha iyi bir hâl sureti bilirsen söyle!” dedi.
Bunun üzerine o şahıs bildiğini söyledi ve doğrusunu söylemek lazımsa, meseleyi pek güzel halletti.
Hakkı söylemek, hakkı kabul etmek bir vazifedir. Güneş balçık ile sıvanmaz.
Şah-ı Merdan Hazreti Ali o şahsın cevabını pek beğendi ve orada bulunan cemaate hitap ile:
“- Ben yanılmışım, yanılmamak, sadece Cenâb-ı Hakk’a mahsustur. Bu zat daha iyi cevap buldu, daha doğru söyledi” dedi.
Böyle bir itiraz, büyük bir makam sahibi birisinin sözüne karşı yapılsaydı, kibrinden onun yüzüne bakmadığı gibi:
“- Büyüklerin huzurunda söz söylemek terbiyesizliktir! Bir daha böyle edebsizlik etmesin!” der ve adamlarına emreder, onu huzurundan kovdurur, hem de haksız yere onu dövdürürdü.
Arkadaş! Kimin başında büyüklük, benlik varsa, onun hakkı, hakikati dinleyeceğini zannetme.
Böyle benlik sahibi kimseler ilimden usanır; nasihatten arlanırlar. Evet ne kadar yağmur yağsa, taş üzerinde gelincik çiçeği bitmez.

Sadi-i Şirazi, Bostan , krş. Sadık Yalsızuçanlar, s. 205-206

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder