10 Aralık 2010 Cuma

İnanıyor musun?

Adamın biri, her zaman yaptığı gibi saç ve sakal tıraşı olmak için berbere gider ve kendisiyle ilgilenen berberle koyu bir sohbete başlarlar. Pek çok konu üzerinden konuştuktan sonra, birden Allah ile ilgili bir konu açılır.
Berber:
-Bak beyefendi! Ben senin bahsettiğin Allah’ın varlığına inanmıyorum.
Adam:
-Peki neden böyle diyorsun?
Berber:
-Bunu açıklamak çok kolay, bunu görmek için dışarıya çıkmalısın. Lütfen bana söyler misin? Allah var olsaydı; bu kadar çok sorunlu, sıkıntılı, hasta insan olur muydu? Terk edilmiş çocuklar olur muydu? Eğer Allah var olsaydı, kimse acı çekmez, birbirini üzmezdi. Allah var olsaydı böyle şeylere fırsat vermezdi.
Adam bir an durdu ve düşündü, ama gereksiz bir tartışmaya girmek istemediği için cevar vermedi. Berber işini bitirdikten sonra, adam ücretini ödeyip dışarıya çıktı.
Tam o esnada, caddede uzun saçlı ve sakallı bir adam gördü. Adam bu kadar dağınık göründüğüne göre, belli ki tıraş olmayalı uzun süre geçmişti. Adam berber dükkanına geri döndü.
Adam:
-Biliyor musun ne var? Bence berber diye bir şey yok.
Berber:
-Bu nasıl olabilir ki? Ben buradayım ve ben bir berberim.
Adam:
-Hayır, yok. Çünkü olsaydı caddede yürüyen uzun saçlı ve sakallı adamlar olmazdı.
Berber:
-Berber diye bir şey var ama insanlar bana gelmiyorlarsa ben ne yapabilirim ki?
Adam:
-Kesinlikle doğru. İşin püf noktası burası. Allah var ve insanlar ona yönelmiyorlarsa, bu ona yönelmeyenlerin tercihi. İşte dünyada bu kadar çok acı ve keder olmasının sebebi.

Felsefe Diyarından Hikmet Yurduna Bilgelik Hikayeleri, haz. Cevdet Kılıç, İstanbul: İnsan Yay. 2008, s. 218-219

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder