10 Aralık 2010 Cuma

Güler yüzlülük


Tatlı, güler yüzlü bir civan bal satardı. Bu, öyle bir civan idi ki, gönüller onun tatlılığından yanar, erirdi. Müşterisi sinekten daha çok idi. Öyle bir civan idi ki, faraza bal satmayıp zehir satacak olsaydı, herkes zehiri onun elinde bal gibi içerdi.
Suratsızın biri, o civanın satışını, kazancını kıskanıp, o da bal satmak istedi. Bal tablası başında, ekşi sirke başında, mahalle mahalle dolaştı. “Bal, bal!” diye bağırdı. Fakat balına müşteri değil, bir sinek bile konmadı.
Akşam oldu, eve döndü. Eline bir para geçmemişti. Fena haldi kızdı, bir köşeye çekildi, oturdu.
Günahının cezasından korkan günahkâra, bayram günü zindanda bulunan bedbahta benziyordu.
Karısı ona, lâtife suretiyle:
“- Ekşi yüzlünün balı acı olur!” dedi.
Çirkin huy insanı cehenneme götürür. İyi huy ise cennetten çıkmıştır.
Arkadaş! Yürü, ırmaktan sıcak su iç, ekşi yüzlü insanın elinden soğuk şeker şerbeti içme!
Kaşları sofra gibi çatılmış olan kimsenin ekmeğini yemek haramdır.

Sadi-i Şirazi, Bostan. krş. Sadık Yalsızuçanlar, s. 187

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder