“Siz, insanlar için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder, kötülükten men eder ve Allah'a inanırsınız.” (3/Al-i İmran, 110)
“Sizden, hayra çağıran, iyiliği emredip kötülükten sakındıran bir topluluk olsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.” (3/Âl-i İmran, 104)
“Mümin erkeklerle mümin kadınlar, birbirlerinin velileridir (dostları ve yardımcılarıdır). Onlar iyiliği emreder, kötülükten alıkoyarlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekât verirler. Allah ve Resulüne itaat ederler. İste onlara Allah rahmet edecektir.” (9/Tevbe, 71)
Bu ayetlerde, eğitim görevi olan kişi ve sosyal yapılardan bahsedilmektedir. “Toplum/ümmet”, “uzman grup” ve “kişi” düzeylerinde üstlenilmesi gereken eğitim çalışmaları vardır. Müslüman toplum, dünya genelinde insanlığın eğitimden; Müslüman toplum içindeki âlimler ve eğitimcilerden oluşan özel bir grup, halkın eğitiminden; müminler ise sosyal yaşamda birbirlerinin eğitiminden sorumludur.
Eğitim işi, ümmetin tamamını ilgilendiren bir husustur. Uzmanlığa dayalı eğitim, elbette o konuda bilgiyi gerektirir. Ama eğitimi hayatın tamamına ve her alanına yaydığınız takdirde -ki istenen budur- herkes, kendi birikim ve imkânları çerçevesinde bu faaliyete katılabilir. İnsanın eğitimi, çocukluktan ölüme kadar devam eden bir süreçtir. Mesela her anne-baba, kendi çocuklarını belli bir seviyeye kadar eğitebilirler. Ayrıca eğitim işi, bilgi yanında, insan emeğine ve maddi katkılara da ihtiyaç duyar. Bilgisi olmayan kişi, emeği veya parasıyla eğitim faaliyetine katkıda bulunabilir. Mesela okul gibi bir eğitim kurumunda eğitim yapılabilmesi için, bilgi sahibi öğretmenlere ihtiyaç duyulduğu gibi, okulun inşa edilmesinde emeğe ve paraya da ihtiyaç vardır. Meseleye bu geniş açıdan bakan müfessirler, âyetlerde anlatılan iyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmak görevinin bütün ümmeti kapsadığını söylemişlerdir. (Muhammed İzzet Derveze, ed-Dustûru' Kurânî ve's-Sunnetu'n-Nebeviyyetu fî Suüni'i-Hayat, Mısır-tarihsiz, 11.9)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder