11 Kasım 2010 Perşembe

GENÇLİK DÖNEMİ EĞİTİMİ VE EĞİTİMDE BABANIN ROLÜ


“Lokman, oğluna öğüt verirken şöyle konuştu: “Ey benim sevgili oğlum! Allah’tan başkasına ilâhî sıfatlar yakıştırma. Bil ki, böyle (düzmece) ortaklık yakıştırmalar [şirk] gerçekten büyük bir zulümdür.”
(Lokman,) “Benim sevgili oğlum!” (diye devam etti:) “Haberin olsun ki (yaptığın iş) bir hardal tanesi kadar olsa da bir kayanın içinde (saklı) ya da gökler(in tepesin)de veya yer(in derinliklerin)de bulunsa, Allah onu getirir (açığa çıkarır). Çünkü Allah, Latif’tir (ilmi en gizli şeylere kadar nüfuz edici ve kuşatıcı), Habîr’dir (her şeyden haberdar).
Yavrucuğum! Namazı (kendini kemale erdirmek için) dosdoğru kıl. (Başkalarını kemale ulaştırmak için ise) doğru ve yararlı olanı emret, kötü ve eğriden vazgeçirmeye çalış. (Bu emir ve nehiy sebebiyle) başına gelebilecek şeylere sabırla katlan. Çünkü bu, azim ve kararlılık gösterilmeye değer bir şeydir.
(Yersiz) bir gurura kapılarak insanlara üstünlük taslama (kibirlenip yüz çevirme) ve yeryüzünde küstahça gezip durma. Unutma ki Allah, böbürlenerek küstahlık yapanları sevmez.
Yürüyüşünde (davranışlarında) ölçülü ve dengeli ol. Sesini yükseltme; çünkü, unutma ki seslerin en çirkini eşeğin anırmasıdır.” (31/Lokman, 13, 16-19)

Ayetlerde ailenin, özellikle de babanın ergen çocuğuna neleri, hangi sırayla, nasıl bir üslupta öğreteceği açıklanmaktadır.
Lokman (as)’ın oğluna öğüt verirken değindiği ilk konu, Allah’a şirk koşmaması olmuştur. Oğlunun Allah’a inandığı kesindir. Dolayısıyla ona, “Allah’a inan!” demiyor da, “Allah’a eş koşmamasını” öğütlüyor. Dikkat edilirse Lokman (as) oğluna bu yasağı koyarken, nedenini de izah etmektedir: Bil ki, böyle (düzmece) ortaklık yakıştırmalar [şirk] gerçekten büyük bir zulümdür! Demek ki çocuklara bir şeyi öğütlerken ya da yasaklarken, o şeyin neden ve niçin yasaklandığını anlatmakta yarar vardır.
Birinci basamakta şirk koşulmaması öğütlendikten sonra, ikinci basamakta [16. ayette] Yüce Allah’ın nasıl bir varlık olduğunu, insanın ameliyle bağlantı kurarak anlatmaktadır. Lokman (as) oğluna Yüce Allah’ı “Latîf” ve “Habîr” sıfatlarıyla tanıtmaktadır.
Üçüncü merhalede, zikir, hamd ve dua gibi dinin temel esaslarını içine alan “Namaz kılmasını” oğluna öğütlemektedir.
İslamî ailede çocuğun eğitimi, dar bir çevre ve kısa hedefler için yapılmamaktadır. Çocuğun eğitimi toplumsal değerlerle kaynaşacak bir tarzda gerçekleştirilmelidir. Toplumdan soyutlanarak, tek başına çocuğu eğitmek mümkün değildir. Mümkün olsa bile, verimsiz ve süreksiz kalmaya mahkûmdur. Bunun içindir ki Hz. Lokman, oğlunun sosyalleşmesini ve sosyal hayatta rol almasını temin etmeye çalışmaktadır. Çocuğun zihnini ve kalbini Yüce Allah’a çevirdikten sonra, toplumun yücelttiği değerlere de çevirmektedir. Bu eğitim esnasında Lokman (as), yasakladığı bir davranış biçiminin karşıtını da öğretmekte, benzetmelere önem vermektedir. Bilâhare, toplumsal değerleri kendi şahsında sindiren ve onların bilincine varan oğluna, onları başkasına tavsiye etme sorumluluğunu hatırlatmaktadır. Böylece genç, değerleri yaşadıktan sonra başkalarına da yaşatmak için çalışacak; ve toplumun uğruna, onun iyiliği ve düzenliliği için karşılaşacağı tepkilere de katlanacaktır.[1]
Dodurgalı, Lokman (as)’ın oğluna yönelik öğretimini şu şekilde değerlendirmektedir:
“Bu ayetlerden[2] ortaya çıkan programa göre, çocuklara verilecek temel kavramlar şunlardır:
1- Allah kavramı (O’na ortak koşmama ve O’na inanma),
2- Ana-babaya saygı,
3- İtaatkârlık,
4- İnsanlarla iyi geçinmek,
5- İyilik ve kötülük kavramlarını kazandıracak vicdanı oluşturmak,
6- Namaz ve ibadet kavramı,
7- İyiliği emir ve kötülükten nehy etme bilinci ile insanlara yardım etme,
8- Sabır,
9- İnsanlarla iletişim kurmak:
a- İnsanları küçümsememek, onlardan yüz çevirmemek,
b- Tevazu (Kibri terk etmek)
c- Tabiîlik (Samimiyet)
d- İnsanlarla alçak sesle konuşmak, sesini yükseltmekten kaçınmak.
Yukarıda zikri geçen bu kavramların hepsi belirli bir yaş döneminde verilmez. Bu konular, her yaş döneminin özelliklerine ve çocuğun idrak derecesine göre ergenlik çağına kadar çeşitli yöntemlerle; zaman zaman taklitle, zaman zaman da şuurlu hareketlerle çocuğa kazandırılmaya çalışılır. Bu ayetlerin dışında çocuk eğitimine temas eden veya çocuğu konu alan başka ayetler de vardır. Kur’an’da çocuğu doğrudan konu edinen ayet sayısı 297’dir. Dolaylı olarak çocuktan bahseden ayetlerle birlikte bu sayı 342’ye yükselir.”[3]
Aydın, Lokmân (as) tarafından da kullanılan öğretim yöntemi olan “telkin” hakkında şu hususlara dikkat çekmektedir:
“Ahlâk eğitiminde doğruları öğretmenin bir yöntemi de telkin etmedir. Telkin, bir düşünceyi aşılama, kabul ettirme demektir. Buna bir anlamda “öğüt verme” de denilebilir. Telkinde, muhatabın söylenilenleri duygusal olarak alma, kabul etme ve tasdik etmeye hazır oluş halinden yararlanma söz konusudur. Bir kişinin, kendisine telkin yapacak kişiyi sevmesi ve onu bir otorite olarak kabul etmesi gerekir. Telkinde birebir ilişki ve karşılıklı güven ve sevgi ortamı oluşmuş olmalıdır.
Çocuğa telkin yaparken veya öğüt verirken dikkatli olmak gerekir. Çocuklar, kolayca kendilerine konferans çekiliyormuş gibi hissederler. Çünkü ne konuştuğumuz kadar, nasıl konuştuğumuz da önemlidir. Ahlâkî konularda anne-babalar lafız uzattıklarında, çocuklar, kendilerine fazla yüklenildiğini, aşağılandıklarını düşünebilir ve canları sıkılabilir. Eğer hiç konuşmazsak o zaman da bir şey öğrenemezler. O halde ne yapmalıyız?
Ahlakî öğütler verirken şu hususlara dikkat edilmelidir:
1- Tepeden bakan bir yaklaşımdan uzak durmalısınız: Söyleyeceklerinizi öylesine doğal ve aranızda mesafe olmadan aktarınız ki çocuğunuz, sizin ona olan sevginizi ve yakınlığınızı hissedip, rahatlıkla kendini ifade edebilsin. Kafalarına zorla fikir sokulmaya çalışıldığını hisseden çocuklar hemen tepki gösterirler.
2- Kısa tutunuz: Özellikle aktarmak istediğiniz fikirleri kısaca söyleyiniz. Kısa ve sade fikirler daha kolay anlaşılır ve kabul edilir.
3- Çocuğun düzeyine uygun konuşun: Her yaşın belli özellikleri ve öğrenme kapasitesi vardır. Ayrıca her çocuğun da ayrı bir yapısı, mizacı vardır. Vereceğiniz bilgilerde ve takınacağınız tavırlarda çocuğun durumunu dikkate almalısınız.
4- Hikaye ve örneklerden yararlanabilirsiniz: Hikaye, kıssa ve örnek olaylarla somut bilgi vermek daha anlaşılır olmasının yanında, dolaylı olarak öğrenme de sağlar.
5- Yapıcı olanı vurgulayınız: Konuşurken olumsuz veya yanlış davranışlardan bahsetmek yerine, doğru, iyi, güzel, olumlu ve yapıcı olanı vurgulamalısınız.
6- Çocuklar en iyi, eğlendikleri sırada öğrenir.
7- Öğütleri, uygun zaman ve yerde veriniz: Çocuklar bir şeyle meşgul ve sizi dinlemezken onlarla konuşmak fayda yerine zararlı olabilir.”[4]



[1] Bayraktar Bayraklı, “Kur’ân-ı Kerîm’e Göre Çocuk Eğitimi”, İslâm’da Aile ve Çocuk Terbiyesi, II, 155-163; İbrahim Canan, Kur’ân’da Çocuk Eğitimi, s. 87-95. Lokman (as)’ın oğluna verdiği öğütlerle, Hz. Peygamber’in öğretileri arasındaki irtibâtı tafsilâtlı bir şekilde görebilmek için bkz. Necmettin Şahinler, Lokman’ı Dinlerken, İstanbul 1993, s. 33-50, 57-71, 116-167
[2] Dodurgalı, Lokman (as)’ın oğluna nasihatleri arasında yer almayan 15-16. ayetleri de değerlendirmeye dâhil etmiştir. Zira “ana-babaya saygı” ve “itaatkarlık” mefhumları bu ayetlerde ifade edilmektedir.
[3] Abdurrahman Dodurgalı, Ailede Çocuğun Din Eğitimi, s. 126-127, 275-277
[4] M. Zeki Aydın, Ailede Çocuğun Ahlâk Eğitimi, s. 151-153

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder