13 Kasım 2010 Cumartesi

HATAYI KABUL ETMEK

Ey dâvâ-yı akl eden, mecnûn ile söyleşme
Tâ etmeyesin halka mecnunluğunu isbât
Mecnûn ile söyleşmek mecnûnlara uymakdır
Âkil mi olur hergiz mecnûna uyan heyhât
[Ey akıllı geçinen, halka deliliğini ispat etmek istemezsen deli ile konuşma. Deli ile konuşmak, delilere uymaktır. Heyhat, deliye uyan hiç akıllı olur mu?]

Divanenin biri karısı ile otururken seslenir:
-Be karı, şu bizim komşu çulha Sindel'in adı nedir?
Karısı:
-Sindel diyorsun ya!
Divane:
-Yok, sanatı nedir diyecektim.
Karısı:
-Behey koca, çulha diyorsun ya!
Divane:
-Behey karı, yanılmaya kail değil misin? Hangi mahallede oturur diyecektim?
Karısı:
-Behey yaban delisi, komşum diyorsun ya!
Divane, devamlı susturulduğunu görünce,
-Allah Allah! Şu bacağından asılası beni hiç konuşturmayacak mı?, der.

Sözü fikr eyle söyle yürü derviş
Ki canın düşmeye yüz bin belaya
Hatanı itiraf et kılma tevcîh
Ki uğrarsın dahi beter belaya
[Derviş yürü, sözü düşün de söyle ki canın yüz bin belaya düşmesin. Hatanı kabul et, başka tarafa çekmeye kalkma ki daha beter belaya uğrarsın.]

(Lâmiîzâde Abdullah Çelebi, Latîfeler, İstanbul: MEB Yay. 1997, s. 125-126)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder