27 Ekim 2010 Çarşamba

66/TAHRİM SURESİ, 6

“Ey îmân edenler! Kendinizi ve âilenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun.” (66/Tahrîm, 6)
Bir mü’min, kendisinin doğru yolu bulmasından, kalbinin ıslah olmasından sorumlu olduğu gibi, âilesinin doğru yolu bulmasından, evinin ıslah olmasından da sorumludur.[1] Nitekim “kendinizi ve âilenizi ... âteşten koruyun” emrini Hz. Ali(ra): “kendinize ve âilenize hayrı öğretin”[2], “ilim öğretip onları terbiye edin” şeklinde tefsîr etmiştir.[3] Hz. Ömer(ra); “Yâ Rasûlallah! Kendimizi koruruz, fakat ehlimizi nasıl koruyabiliriz?” diye sorunca Allah’ın Rasûlü(sav) şöyle buyurmuştur: “Allah’ın sizi nehyettiği şeylerden onları nehyedersiniz ve Allah’ın size emrettiği şeyleri onlara emredersiniz. İşte bu, onları korumak demektir.” Çocuklar da “ehl”e dâhildir. Bazıları “enfüs”e dahil olduğunu söylemişlerdir. Çünkü onlara göre çocuklar, babadan bir parça sayılırlar.[4]
Gazzâlî (ö.505/1111) bu âyet-i celîleyi tefsîr sadedinde İhyâu Ulûmiddîn’e şunları kaydetmiştir:
“Bilmiş ol ki; çocukların riyâzet yolu, üzerinde ehemmiyetle durulması gereken işlerden biridir. Çocuk, anne ve babanın yanında ilâhî bir emânettir. Onun kalbi sâfî bir cevherdir. Her türlü nakış ve sûretten boş, nakşedilen her şeyi kabûle müstaîd (kabiliyetli), kendisine müteveccih, her şeye meyl eder vaziyettedir. Kendisine iyilik telkîn edilir ve iyi işler yaptırılırsa, çocuk iyi bir insan olarak yetişir; dünyâ ve âhirette saâdete ulaşır. Onu böyle yetiştiren ana-baba, muallim ve mürebbî de sevapta ona ortak olur. Kötü işlere itilir ve hayvanât gibi ihmâl edilir, terbiyesine bakılmazsa, işi azıtır ve helâk olur. Onun bu kötülüğünde ise velî ve murâkıbı ortaktır. Zîra Allah Teâlâ: “Ey îmân edenler, kendinizi ve âilenizi cehennem ateşinden koruyunuz.” (Tahrîm 66/6) buyurmuştur.
Çocuğu terbiye, dünyâ ateşine yanmaktan kendisini koruduğu gibi, cehennem ateşinden de öncelikle korur. Çocuğu korumak, onu güzel terbiye edip temizlemek, ona ahlâkî fazîletleri öğretmek, kötü arkadaşlardan onu korumak, devamlı sûrette zevk u safâ içinde bırakmamak, refah ve zînet sebeplerini sevdirmemektir. Çünkü zînet ve refaha alışınca, büyüdüğü zaman onları elde edebilmek için ömrünü onların peşinde kaybeder ve ebediyen helâk olur gider. Bunun için daha ilk günlerinde çocuğun terbiyesine ehemmiyet vermeli.”[5]



[1] Seyyid Kutub, Fizılâli’l-Kur’ân, (çev. Salih Uçan, Vahdettin İnce, Mehmet Yolcu, İstanbul: Dünya yay., ts.), X, 74
[2] Hâkim, Müstedrek, II, 536 (3826)
[3] İbn Kayyım el-Cevziyye, Tuhfetü’l-Mevdûd bi-Ahkâmi’l-Mevlûd (İslâm’da Çocuk adıyla tercüme. trc. Mahmut Kısa, Konya: Esra yay., 1997), s. 255; İbn Kesîr, Tefsîr,  (trc. Bekir Karlığa, Bedreddin Çetiner, İstanbul: Çağrı yay., +1988),  XIV, 7966
[4] Elmalılı M. Hamdi Yazır, Hak Dîni Kur’ân Dili, (sad. İsmail Karaçam ve arkadaşları, İstanbul: Azim dğt., ts.), VIII, 161
[5] Gazzâlî, İhyâu Ulûmiddîn, (trc. Ahmed Serdaroğlu, İstanbul: Bedir yay., ts.), III, 165

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder