29 Ekim 2010 Cuma

OKUMAK VE YAZMAK = 96/ALAK SURESİ, 1-5

“Yaratan Rabbinin adıyla oku. O, insânı bir ‘alak’tan[1] yarattı. Oku, Rabbin sonsuz kerem sâhibidir. Ki O, kalemle (yazmayı) öğretendir. İnsâna bilmediği şeyleri öğretti.” (96/Alak, 1-5)

Bu âyetler, Yüce Allah’ın son peygamberi Hz. Muhammed’e (sas) vahyettiği Kur’an’ın ilk âyetleridir.[2]
Cevdet Said, ilk nazil olan ayetlerin mesajlarını tahlil ederken, ilmin ve ilim için okuma-yazma faaliyetinin (yani ‘yazılı kültür’ün) ehemmiyetine dair şunları kaydetmiştir:
“Hedef ilimdir. Ancak ilim okumaya bağlıdır. Okumak, ilmin artıp geliştiği bir rahimdir. İnsanlar okumaya ve yazmaya başladığı günden itibaren ilim de gelişmeye başlamıştır. İlmin gelişmesi ve artması şüphesiz okumayla olmuştur ve bu durum, yine böyle devam edecektir.
Son mesajın ilk kelimesi, geleneksel ibadet veya ahlâk kelimelerinden birisi değil de ‘oku’ kelimesi olmuştur. Bize nakledildiğine göre İncil’in ilk kelimesi de, haberleri ve ilmi –yazıyı öğrenerek- nakletmenin önemine işaret etmekteydi. Bu ayet [Alak suresi, 1, 2] şüphesiz okumayı emretmekte, peşinden de Rabbin en büyük kerem sahibi olduğunu belirtmektedir. Yani okumak ile Allah’ın lütfu bir yerde yakınlaşmışlardır. Dünyaya coğrafî –mekân- açısından baktığımızda bu yakınlığın devamlı birliktelik özelliği taşıdığını görürüz. Yani, Allah’ın lütfuna ve zenginliğine erişenlerin hep okuyanlar veya insanların en çok okuyanları olduğunu görüyoruz.
Peygamber’in okur-yazar olmamasının anlamı ise şudur: İnsanlar okur-yazar olmadan hiçbir şey meydana getiremezler. Allah’ın okur-yazar olmayan bir peygambere ‘okumayı’ emretmesi, ümmiliğin kaldırıldığı ve yeni bir devrin başladığının bir işaretidir.(*) Bu yeni devir, “Oku” (96/Alak, 1), “Kalemle öğretti” (96/Alak, 4), “Nun. Kaleme ve yazdıklarına yemîn olsun” (68/Kalem, 1) ve “İnce deri üzerine satır satır yazılmış kitaba yemîn olsun” (52/Tûr, 2-3) devridir. Bu kelimeler ilmi, okumaya, yazmaya, kaleme ve yazdıklarına bağlamıştır.
İlmin (varlığının) delili, onun vardığı sonuçtur. İlim ve onun sonucu, ancak kalem vasıtasıyla korunur ve çoğalırlar. İlmin kalemle gerçekleştirildiği, şu ayette ne kadar açıktır: “Kalemle öğretti.” O hâlde ilim, kalem vasıtasıyla, yazıyla ve beşerî tecrübelerin kaydedilip onların dikkatle gözetilmesiyle oluşur. İlim ancak böyle ortaya çıkar.”[3]


[1] Alak: Kan pıhtısı; rahim duvarına yapışıp asılı duran aşılanmış yumurta; embriyo.
[2] Alak sûresi, 1-5. ayetlerin, nazil olan ilk ayetler olduğuna dair bkz. Buhârî, Tefsîr, Alak sûresi 1; Müslim, Îmân, 252-254
(*) Elmalılı M. Hamdi Yazır şöyle demektedir: “Oku! emrinden sonra yirmi üç sene Kur’ân’ı okumak ve yazdırmak vazifesi olmuş olan Hz. Peygamber’in bu müddet içinde yazıyı da bellemiş olması akla uzak değil, uygundur.” (Hak Dini Kur’an Dili, IX, 326) [Ş.K. notu]
[3] Bk. Cevdet Said, İslâmî Mücâdelede Bilginin Gücü, s. 13-30

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder