27 Ekim 2010 Çarşamba

2/BAKARA SURESİ, 205; 47/MUHAMMED SURESİ, 22


“İş başına geçti mi yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya, ‘hars’ı(1) (kadını, kültürü) ve nesli ifsad etmeye çaba harcar.” (2/Bakara, 205)
“Demek iş başına gelip yönetimi ele alırsanız hemen yeryüzünde fesad (bozgunculuk) çıkaracak ve akrabalık bağlarınızı koparıp parçalayacaksınız, öyle mi?” (47/Muhammed, 22)
Aile kurumunu gerçek kılan, tevhidî değerlere duyulan bağlılıktır. Bu bağlılık zayıfladıkça, aile kurumu da çözülerek her an çökebilir hale gelecektir. Bu bakımdan, tevhidî değerleri dışlayan bir gidişatta aile kurumunun saygınlığını yitirmesinden daha doğal bir şey yoktur. Nitekim ayet-i kerîmeler bu duruma işaret etmektedir.
Sekülerleşme süreciyle aile bağları ile birlikte insan ve insanî ilişkiler çözülmüş/yozlaşmış; insan/insanlık, evrende manevî bakımdan evsiz, yuvasız kalarak yabancılaşmıştır. Vakıa karşısında medeniyetinin akıbeti hakkında telaşlanan Batı, önce çözülen ailenin fonksiyonlarını, ihdas ettiği sosyal kurumlarla (2) karşılamaya çalıştıysa da başaramamış; böylece aile kurumunun vazgeçilmezliğini ve alternatifsizliğini anlamıştır. Çünkü aile, hiç bir toplumda vazgeçilemeyen, alternatifi olmayan, siyasî rejimlere rağmen yaşatılmak ve korunmak zorunda olunan bir sosyal müessesedir.


(1)  Hars kelimesi, tarla ve ekin manalarına geldiği gibi,  ‘kültür’ ve “Kadınlarınız sizin harsınızdır..” (Bakara, 223) ayetine istinaden ‘kadın’ olarak da değerlendirilebilir. bkz. Muhammed Esed, Kur’an Mesajı, Çev. Cahit Koytak, Ahmet Ertürk, İstanbul: İşaret Yay., 1997, s. 60
(2) Bu sosyal kurumlara örnek olarak,  genelevleri,  kiralık anneliği,  kreşleri, huzurevlerini,  medyayı vs. verebiliriz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder