27 Ekim 2010 Çarşamba

18/KEHF SURESİ, 6; 26/ŞUARA SURESİ, 3

“Peki ama, onlar bu mesaja inanmak istemiyorlarsa, (inansınlar diye) kendini mi paralayacaksın” (18/Kehf, 6)
“(İnsanların bir kısmı, ulaştırdığın mesaja) inanmıyorlar diye (üzüntüden) neredeyse kendini tüketeceksin!” (26/Şuarâ, 3)
İslâm, insanı yüceltmiş[1], onun “halîfe” olduğunu beyân etmiştir[2]. Bir takım güçlük ve sıkıntılara göğüs gerilerek yürütülen dâvet ve eğitim çalışmaları da, ahsen-i takvîm üzere yaratılmış olan insanın esfel-i sâfilînden[3] kurtarılması içindir ve İslâm’ın insana verdiği değerden ileri gelmektedir.
Bu değerin “âlemlere rahmet”[4] olarak gönderilen Hz.Peygamber’in (sa) hayâtındaki tezâhürünü görmek istediğimizde, o’nun tek bir insanı dahi kazanabilmek için olağanüstü bir gayret sarf ettiği, bunu “dert edindiği” anlaşılmaktadır.
Bir örnek...
el-Hakem b. Keysân esir edilmiş ve Resûlullah’a getirilmişti. Hz.Peygamber ona İslâm’ı arz etti; fakat o kabul etmedi. Resûlullah onu yine dâvet etti ve uzun müddet teklifini tekrarladı. O kadar ki Hz.Ömer dayanamadı ve: “Ya Resûlallah, ne diye bununla uğraşıp duruyorsun?! Vallahi kesinlikle Müslüman olmaz. Bırak da şunun boynunu vurayım, canını cehenneme yollayayım.” dedi. Fakat Hz.Peygamber buna kulak asmadı ve el-Hakem’i İslâm’a dâvete devâm etti. Nihâyet o Müslüman olunca Resûl-i Ekrem ashâbına döndü ve: “Biraz önce size uysaydım onu öldürecektim ve o cehennemlik olacaktı.” buyurdular. Hz.Ömer’in ifâdesiyle, bundan sonra el-Hakem ihlâslı bir Müslüman olmuş ve Allah yolunca cihâdlara katılmıştır.
Efendimiz, İslâm’ın bireye verdiği bu değeri ashâbına bakın nasıl ifâde ediyor: “Allah’a yemin ederim ki, senin vâsıtanla Allah’ın bir tek kişiye hidâyet vermesi, senin için kırmızı develere sâhip olmaktan daha hayırlıdır.” [5]



[1] el-İsrâ 17/70
[2] el-Bakara 2/30
[3] et-Tîn 95/4-5
[4] el-Enbiyâ 21/107
[5] Buhârî, “Fezâilü’s-Sahâbe” 9; Müslim, “Fezâilü’s-Sahâbe” 34

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder