3 Kasım 2010 Çarşamba

YETENEK VE KAPASİTE


“Allah kişiye vüs’undan başka (gücünün/kapasitesinin üstünde olanı) teklif buyurmaz... Ey Rabbimiz, takat getiremeyeceğimiz şeyleri bize yükleme/taşıtma.” (2/Bakara, 286)
“Biz kimseye vüs’undan başka teklif etmeyiz.” (23/Mü’minun, 62)
İnsanın fiziksel, zihinsel ve duygusal “yetenek”lerinin, davranış yapabilecek nitelikte açığa çıkarılmış kesimine “yeterlik” denir. Eğitimin amacı, her öğrenci-bireyin yeteneklerini, elverdiğince yeterliklere dönüştürmektir. Kapasite ise, “yeterlik sınırı” demektir; yani bireyin bir yeteneğini yeterliğe dönüştürmede ulaşabileceği en üst sınırdır. Yeterlik sınırının bireyden bireye değiştiği sanılmaktadır.[1]
İnsan kişiliğinin belli bir kapasite sınırı vardır. Ondan fazla yük yüklenirse kişilik çözülür. İyi netice alınması beklenirken zararlı neticelere varılır.[2]
Ayrıca bu âyetlerde, insanlarla kurulacak iletişimin ve verilecek eğitimin, içinde bulundukları gelişim dönemlerine uygun olarak gerçekleştirilmesi gerektiğine dikkat çekilmektedir:
Hz. Aişe’nin (ra) rivayetine göre, “Peygamber (sav) arkadaşlarına bir şey emredeceği zaman, yapabilecekleri şeyi emrederdi.” [3] Nitekim O (sav) şöyle buyurmuştur:
“Muhammed’in nefsini kudret elinde tutan Allah’a yemin ediyorum ki, Müslümanlar’a meşakkat vermeyecek olsam, Allah yolunda gazveye çıkan hiçbir seriyyeden asla geri kalmazdım.”[4]
“Ümmetime zahmet vermeyecek olsam, her namazda misvak kullanmalarını emrederdim ve yatsı namazını da gecenin üçte birine kadar tehir ederdim.”[5]
Hz. Peygamber, sahabîlerine yaptığı rehberlikte de kapasiteyi dikkate almıştır. Nitekim Ebû Zer (ra) şöyle anlatıyor: Resûlullah (sav) bana hitaben şöyle buyurdular: “Ey Ebû Zer! Ben seni (idarecilik hususunda) zayıf bir kimse olarak görüyor tanıyorum. Ben, kendim için sevdiğimi senin için de aynen severim. Öyleyse sakın iki kişiye bile emîr olma ve bir yetimin malına bakma görevini üzerine alma.”[6]
Yetenek ve kapasiteye göre eğitim konusunda Minhâcü’l-müteallim* isimli eserde şöyle denilmektedir: “Öğretmenin, yeni başlayan çocuğun yapısını, zekâlı ve geri zekâlı oluşu yönünden iyi teşhis etmesi, ona yeteneği ölçüsünde öğretmesi ve tâkatinin üstünde bir yük yüklememesi lâzımdır. Eğer fazla üzerine varılırsa, ilim tahsilinden ümidini keser, havaî olur ve çocuğun öğretimi güçleşir.” [7]
Mevlânâ’nın (ö.1273) Mesnevî’sinde şunlar kayıtlıdır: “Hayvana tâkati derecesinde yük yüklet. Zayıflara güçleri nispetinde iş havale et! Her kuşun yiyeceği lokma, kendine göredir. Nasıl olur da her kuş bir inciri (bütün olarak) yutabilir? Çocuğa süt yerine ekmek verirsen zavallı yavruyu o ekmek yüzünden öldü bil! Oysa sonraları dişleri çıkınca kendi kendine onun içi ekmek ister. Henüz kanadı çıkmayan kuş uçmaya kalkışırsa her yırtıcı kedinin lokması olur. Ama kanatlanınca o kendisinden teklifsizce, iyi ve kötü ıslık olmaksızın uçar.”[8]


[1] İbrahim Ethem Başaran, Eğitim Psikolojisi, s. 38
[2] Bayraktar Bayraklı, İslâm’da Eğitim, s. 145
[3] Buhârî, İman 12. Hadis için ayrıca bkz. Tecrîd-i Sarih, hadis nu: 20
[4] Buhârî, Cihâd 2, 119; Müslim, İmâret 103-107. Hadis için ayrıca bkz. Kütüb-i Sitte, V, 23-24, hadis nu: 993
[5] Ebû Dâvud, Tahâret 25; Tirmizî, Tahâret 18. Hadis için ayrıca bkz. Kütüb-i Sitte, X, 422, hadis nu: 3616. “Ümmetime eziyet vereceğimden çekinmesem yatsıyı bu (geç) saatlerde kılmalarını emrederdim.” (Buhârî, Mevakitü’s-Salat 24; Müslim, Mesacid 225. Hadis için ayrıca bkz. Kütüb-i Sitte, hadis nu: 2404) “Ümmetime eziyet vereceğimden çekinmesem her namaz vaktinde misvakı emrederdim.” (Buhârî, Cum’a 8; Müslim, Tahâret 42. Hadis için ayrıca bkz. Kütüb-i Sitte, X, 422, hadis nu: 3615)
[6] Ebû Dâvud, Vesaya 4; Nesâî, Vesaya 10. Hadis için ayrıca bkz. Kütüb-i Sitte, XVI, 266, hadis nu: 5802
* Minhâcü’l-Müteallim adlı yazmadan (vr. 9b) nakilde bulunan Ahmed Çelebi, müellifinin meçhul olduğunu kaydetmiştir. Minhâcü’l-Müteallim adlı eser, Gazzâlî’ye (ö.1111) ait olarak kayıtlıdır. bkz. Milli Kütüphane (Arşiv nu: 55 Hk 466/5)
[7] bkz. Ahmed Çelebi, İslam’da Eğitim-Öğretim Tarihi, s. 246. Ayrıca bkz. Bayraklı, a.g.e., s. 145-146
[8] Mesnevî, I, 579-584

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder