1 Kasım 2010 Pazartesi

ÖĞRENME STİLLERİ, ÖĞRETME YÖNTEMLERİ ve ÖĞRENİMDE BAŞARISIZLIK

Şanlıurfa ilinde ilköğretim müfettişliği yapmış İnci Balcı anlatıyor:

“Şanlıurfa merkezinde, bir ilköğretim okulunun 3. sınıflarından birini teftişe gitmiştim. Öğretmenle teneffüste tanışmış, defterlerini incelemiştim. …… Fakültesi mezunuydu ve dört yıldır öğretmenlik yapıyordu. Sınıfa öğretmenle birlikte girdik. Gürültü, patırdı; sınıf değil, sanki savaş alanıydı. Öğretmen bağırıp çağırdı, birkaç öğrenciyi de azarlayarak sınıfı susturdu. Öğrencilere beni tanıttıktan sonra, gürültü yaptıkları için bu kez de bütün öğrencileri azarladı. Sonra birden bana dönerek sınıf hakkında bilgi vermeye başladı: “Hocam, bunlara lütfen bir şey sormayın. Ben bunları ayıkladım.” Yanlış anladığımı düşündüm. “Bunlar” diye on iki kişilik bir grubu işaret ediyordu. “Pardon, ne yaptınız; anlayamadım?” dedim. Yine aynı grubu göstererek, “Hocam, bunların hepsi salak, hiçbir şey anlamıyorlar. Boşuna zaman harcamaktansa ben de bunları ayıkladım. Artık bunlarla ilgilenmiyorum” dedi. Sınıfta 37 öğrenci vardı. Bu öğrencilerin 12’si öğretmen tarafından ayıklanmış, bir tarafa atılmıştı. Sınıfın neredeyse üçte biri! Karmaşık duygu ve düşünceler içinde öğretmeni dışarı çıkardım. Bu yaptığının yanlış olduğunu, hedefin öğrencileri kazanmak olması gerektiğini anlatmaya çalıştım.”[1]


[1] Abece Eğitim ve Ekin Dergisi, Kasım 2001, Sayı: 183

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder