1 Kasım 2010 Pazartesi

AHLAK EĞİTİMİ (İnsan Benliğinde Fücur ve Takva)


Kızılderili ve İki Köpeği

Yaşlı Kızılderili reisi kulübesinin önünde torunuyla oturmuş, az ötede birbirleriyle boğuşup duran iki köpeği izliyordu.
Köpeklerden biri beyaz, biri siyahtı ve on iki yaşında ki çocuk kendini bildi bileli o köpekler dedesinin kulübesinin önünde boğuşup duruyorlardı. Dedesinin sürekli göz önünde tuttuğu, yanından ayırmadığı iki iri köpekti bunlar. Çocuk, kulübeyi korumak için biri yeterli gözükürken niye ötekinin de olduğunu, hem niye renklerinin ille de siyah ve beyaz olduğunu anlamak istiyordu artık. O merakla sordu dedesine. Yaşlı reis, bilgece bir gülümsemeyle torununun sırtını sıvazladı ve:
 “Onlar benim için iki simgedir evlat” dedi.
“Neyin simgesi?” diye sordu çocuk.
“İyilik ile kötülüğün simgesi. Aynen şu gördüğün köpekler gibi, iyilik ve kötülük içimizde sürekli mücadele eder durur. Onları seyrettikçe ben hep bunu düşünürüm. Onun için yanımda tutarım onları.”
Çocuk sözün burasında, mücadele varsa kazananı da olmalı, diye düşündü ve her çocuğa has bitmeyen sorulara bir yenisini ekledi:
“Peki, sence hangisi kazanır bu mücadeleyi?” Bilge reis, derin bir gülümsemeyle baktı torununa ve, “Hangisi mi evlat? Ben hangisini daha iyi beslersem o!” dedi.

(Oğuz Saygın, Hayvanlar Dünyasından Örneklerle Kişisel Gelişim Öyküleri, İstanbul: Yakamoz Yayınları, 2008, s. 61-62)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder