15 Aralık 2010 Çarşamba

Babalar çocuklarının eğitimleriyle ilgilenmeli

Muallim Naci[1], çocukluk hatırasını şöyle anlatıyor:
Bir gece babam, “Mushaf-ı Şerif’i al da buraya getir” dedi. Aldım, öpüp başıma koyduktan sonra kabından çıkardım, yanına götürdüm. Kendisi de büyük bir saygıyla aldı, öptü, başına koydu. “Dersini bul” diye bana geri verdi. Açtım, buldum. Dersim Tarık Sûresi imiş. “Oku Ömer” dedi. Eûzü Besmele’den sonra Sûre-i Şerif’in başından, heceleyerek bir-iki kelime okudum. Pek iyi okuyamıyordum. Kendisi ağır ağır okumaya başladı. Ben de onunla bir ağızdan okudum. O kutsal sözleri yedi sekiz kez tekrarladık. Ben, artık oraya kadar doğru olarak okumaya başladım. Ezberlemiştim. Sanırım, dersim o kadarmış. Sûrenin alt tarafını okuduğumuzu hatırlamıyorum. Babamın o kutsal sözleri okurken duyduğum sesi hâlâ kulağımdadır. Ben sekiz-on kez okudum. Babam: “Aferin oğlum, daha güzel okumaya çalış. İnşallah siz benim gibi kalmazsınız. Kur’an-ı Kerim’in mânâsını da güzelce anlarsınız” dedi. Annem ise sevinç gözyaşlarını dökmeye başladı. Ben, bir babama, bir anneme baktım. Gönlümü garip bir duygu kapladı. O ne sevinç ne de üzüntüydü. Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’i öpüp başıma koyarak yerine götürdüm.
Babam çoğu Cuma akşamları Kur’an-ı Kerim okurdu. Ağabeyime de böyle yapmasını emrederdi. Dine, bütün benliğiyle bağlıydı. Ahlâk bakımından çok sağlam, döneklikten uzaktı. Bu yüzden herkes, kendisine saygı gösterirdi.
Aylardan Ramazan’dı. Fatih meydanı kalabalıktı. Babam benim elime birçok yirmilikler verdi. Orada durmakta olan yoksullara bölüştürmemi istedi. Birer ikişer hepsine dağıttım. Biraz dolaştıktan sonra eve gittik. O gece büyük bir mutluluk gecesi oldu.

M. Nuri Yardım. Tanzimattan Günümüze Edebiyatçılarımızın Çocukluk Hatıraları. İstanbul 1986, s. 44-47


[1] Muallim Naci’nin asıl adı Ömer’dir. Öğretmenlik mesleği sebebiyle “Muallim” olarak anıldı. Şiirlerinde ise mahlas olarak “Naci”yi kullandı. 1850’de doğdu. Yedi yaşındayken babasını kaybetti. 1893 yılında öldü.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder