31 Ocak 2011 Pazartesi

Üzüntüyü paylaşmak, Korkuların üstesinden gelebilmek

Kıpır kıpır olan ve belki yüz kere bir yanından öbür yanına dönen kocasına kadın şöyle söyler: “Haydi uyu, yarın Allah’ın yeni bir günü, sen böyle huzursuzken, ben de uyuyamıyorum.” Kocası cevap verir: “ Ah hanım, sende bende ki sorunlar olsaydı. Birkaç ay önce bir kağıt imzaladım ve yarın söz verdiğim paranın ödenmesi gerekiyor. Ben bir zavallıyım! Biliyorsun ki hiç param yok ve yine biliyorsun ki borçlu olduğum komşu, konu para olunca bir akrepten daha zehirli olabilir. Durum böyleyken nasıl uyuyayım? Ve bu arada hala dönüp durmaktadır. Karısının sakinleştirme ve uyumasına yardım etme çabalarının hiçbiri sonuç vermez. Kadın, “Yarına kadar bekle; yarın her şey farklı olabilir, belki para bulabiliriz,” diyerek onu yatıştırmaya çalışır. Adam ise, “Hiçbir şey fayda etmez, her şeyimi kaybettim,” diye inler. Sonunda karısının sabrı taşar. Dama çıkar ve komşuya seslenir: “Biliyorsun, kocamın sana yarın ödemesi gereken borcu var. Sana bilmediğin bir şeyi söylemek istiyorum. Kocam yarın borcunu ödeyemeyecek.” Kadın gelecek cevabı beklemeden yatak odasına koşar ve “Eğer ben uyuyamıyorsam, komşum da uyuyamamalı,” der. Kadın, kocası yorgan başına çekip kaygı içinde dişleri birbirine vururken, tam bir meydan okuma havasında yatağa girer. Bir süre sonra karı kocanın nefeslerinden başka bir şeyin duyulmadığı bir sessizlik hakim olur.

Nossrat Peseschkian, Doğu Hikayeleriyle Psikoterapi, Beyaz Yayınları, 1998, s. 82-83

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder