31 Ocak 2011 Pazartesi

Cezanın kolayına kaçayım derken


Adam rüşvet suçundan hakimin önüne gelmiş. Her şey adamın suçluluğunu gösterdiği için hakime kararını açıklamaktan başka bir şey kalmamış. Adama ceza olarak, bir tanesini seçebileceği üç seçenek sunmuş. Suçlu ya yüz tuman ödemek, ya elli kere kırbaçlanmak ya da beş kilo soğan yemek durumundaymış. Adam, “Bu kesinlikle çok zor olmayacak,” diye düşünmüş ilk soğana sarıldığında. Fakat yarım kiloya yakın çiğ soğan yedikten sonra kalan soğanlara baktığında tiksinmiş. Gözleri sulanmış ve yanaklarından yaşlar akmaya başlamış. “Yüce mahkeme, beni soğanlardan kurtar. Elli kamçıyı tercih ederim,” diye yalvarmış. Aklınca kurnazlıkla parasını kurtarabileceğine inanıyormuş. Zaten az gözlülüğüyle ünlüymüş. Mübaşir hırsızın üstünü soymuş ve sıraya yerleştirmiş. Fakat mübaşirin güçlü görüntüsü ve kırbaç onu titretmiş, sırtına inen her kırbaçta daha fazla bağırmış ve onuncu vuruştan sonra feryat figan etmiş. “Bana acıyın beni bu kırbaçlardan kurtarın,” demiş. Hakim başını sallamış. Bu şekilde parasını korumak için kırbacı tercih eden ve sonunda üç cezayı da tadan adam yalvarmış: “Ne olur yüz tumanı ödememe izin verin.”

Nossrat Peseschkian, Doğu Hikayeleriyle Psikoterapi, Beyaz Yayınları, 1998, s. 152-153

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder